Bu küçüklere değil hayata benden bir masal...




Sevgili hayat; her ne kadar içinde bulunmayı seçmesem de otuzbiryıl gibi bana göre çok uzun bir süredir bir savaş halindeyiz evet maalesef bazı insanlar seni yaşarken ben genelde seninle savaşıyorum adil olmadığını biliyorum bunu bana ögreteli çok oldu bir kaç güzelliğin olmadı değil hakkını yiyemem annelik gibi yüce bir sıfata nail oldum sende var olduğumda bir kez de olsa bana mutluluğun olduğunu gösterdin ve asıl kavgamız işte tam burada başlıyor mutluluğun varlığın gösterdin beni inandırdın bir insanın bir insana nefes olabileceğini ögrettin ben saçları hiç okşanmamış bir yanı hep küçük bir kız çocuğu kalmış bir dilhundum bundan hep uzundu saçlarım rüzgara bırakırdım okşayan bir el olmayınca ilk kez saçımı kesmeyi bir çift elle ögrettin sen bana dedim ya hep savaştık seninle sen kocaman kocaman dağları yıktın üstüme bazen ben bilmeden kendi ellerimle yıktım o dağları üstüme ama hep kalktım o enkazların altından gücüme çok güveniyorsun belki sevgili hayat evet güçlüydüm de yeryüzündeki hangi enkazın altında bıraksan ben bi şekilde gün yüzüne çıkmayı hep bildim çiçekleri sevdim hayvanları sevdim çocukları sevdim ama bilirsin hiç sevilmedim yada bunu hiç hissetmedim beni mutsuzluğa çok alıştırdın insanlarla arama duvarlar örerken her bir tuğlayı sen verdin hemde en sağlamlarından benim yazgım buydu bir perdenin arkasından fısıldamak ve sonra unutulmak.. Senden beklentim yoktu ta ki sen aramızdaki en hain savaşı başlatana kadar o savaş başladığında beklentim yokmuş gibi davranıp binlerce umudu içime gömdüm ilk kez hayat ilk kez senden bi beklentim bi isteğim oldu verdin de hemde öyle bir verdin ki beni en savunmasız hale getirdin ördüğüm bütün duvarları yıktım çırılçıplak kaldım bana bir şey daha ögretmiştin sevgimin sonsuzluğunu bir insanı zırhsız savunmasız sonsuz hudutsuz sevebilmemin mümkünlüğünü ilk kez hayat ilk kez beyaz bayrakla geldiğine inandırdın beni attım yok ettim tüm duvarları dünyada milyarlarca insan varken sen bana tek bir insanın bir dünya olabileceğini ögrettin haklıydın ben büyük konuşmuştum kimse için yıkmam duvarlarımı derdim hep kimse için almam gururumu arkama kimseye anlatmam kendimi herkes dilediğini anlar kimseye açmam perdemi kalbimin önünde duran perdenin gerisinde kalmalı herkes böylesi daha makul derdim ve yapardım da ama sen büyük öğretmen bana büyük konuşmamayı öğretecektin dimi illa atacaktın o golü bana attında tebrikler yıktığım duvarların altında bıraktın beni bir insanı dünyam yapıp dünyamı aldın benden ama savaş bitmedi sevgili hayat savaşın en çetin günleri asıl şimdi unuttuğun çok şey var benimle ilgili ben herkesin hep en kolay vazgeçtiği oldum vazgeçile vazgeçile ögrendim ben vazgeçmeyi ahh sevgili hayat ben on beş yaşında Nilgün Marmara sylvia plath virgina volf ile tanışmış onları okuyarak kitapları kendine Güzin abla edinmiş bir küçük kızım senden vazgeçemem mi sandın elbette sevdiğim yazarlara benzeyecekti varlığım ahh hayat ben senden ilk kez bir şey istedim ilk kez biriyle yaşlanmayı diledim. Savaşımız bitmedi henüz ama savaşacak az vaktimiz var gol atma sırası bende seçmediğim senden nasıl gideceğimi ben seçeceğim sen hiç sevmezsin vazgeçilmeyi en hazmedemediğin yenilgidir bu sen mutluluğu verip bir insanı bir insana dünya eyleyip elinden aldıktan sonra da sende kalsın istersin yaraladığın kanı aka aka gözünde yaş kalmasa da neyi var neyi yok sana akıtsın istersin genelde olur da istediğin biz insanların en zayıf yönüdür sende kalacak sebepleri kalmasa da senden gitmeye hep korkarız ama benim en büyük korkum senden gitmek değil sevgili hayat benden aldığın o insan olmadan sende kalmak benim en büyük korkum o yüzden sana vedam kolay olacak hep korkarak bakacaksın bana acaba ne zaman vazgeçecek benden diye uzun değil sevgili hayat senden vazgeçişim ama sen bu zamanı hiç bilmeyeceksin.. Ben bir tek kişiye sarılmak istedim sen sevgili hayat buna izin vermedin bir ironiyle veda edeceğim sana sarılacak kimsem kalmadı tanrım kollarını açar mısın...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar